Yetişkin Danışmanlığı
Çocuk Danışmanlığı
Ergen Danışmanlığı
Aile ve Çift Danışmanlığı
Cinsel Terapi
Grup Danışmanlığı
Zeka Testleri
Gelişim Testleri
Kişilik Testleri
Projektif Testler
Kişisel Gelişim Testleri
Özel Eğitim Danışmanlığı
Dil, Konuşma& Ses Terapisi Duyu Bütünleme Terapisi
Öğrenci Danışmanlığı
Meslek Seçimi
Kariyer Planlama
Sosyal Beceri Atölyesi
Yetişkin psikolojisi danışmanlık hizmetleri; kişilerin yaşamlarının değişik evrelerinde karşılaştıkları güçlüklerle baş etmede zorlandıkları durumlarda onlara, destekleyici ve sorun çözme becerilerini geliştirme odaklı psikolojik yardım sağlamayı amaçlamaktadır. Bireyler yaşadıkları sorunlara çözüm ararken, psikolog soru ve geri bildirimlerinin yardımıyla, bu zorlanmalarının nedenlerini ve sonuçlarını anlamaya çalışır. Yetişkin psikolojisi danışmanlığında, önce yaşanılan sorunlar psikolog ile birlikte her boyutuyla değerlendirilerek anlaşılır. Bu anlam ile farkındalık geliştirilerek başa çıkma mekanizmalarının işlevleri belirginleşir, yeni alternatif çözüm yolları keşfedilir. Bu doğrultuda eylem planı oluşturulur ve günlük yaşamda uygulamaya çalışılır. Bu çalışmalar psikoloji biliminin bilgi birikimine, kuram, yöntem ve psikoterapi yaklaşımlarına dayanarak yapılır.
Yetişkin Psikolojisi Danışmanlığında Çalışılan Konular
Çocukların okul öncesi dönemde ve okul döneminde bulundukları yaş gruplarına özel sosyal, duygusal, sözel ve davranışsal gelişim özellikleri bulunmaktadır. Gelişimsel süreçleri, bireysel özelliklerinden veya bulundukları sosyal çevreden, aile ortamından ve tutumlarından da etkilenmektedir. Çocuklar yaşadıkları sorunların farkına varamazlar ve ihtiyaçlarını duygusal ve davranışsal bazı mesajlar ile anne babalarına ve sosyal çevrelerine iletirler. Çocuk danışmanlığı, çocuğun bireysel gelişiminin yaş grubu özelliklerine ve cinsiyetine uygun olarak ilerleyip ilerlemediğinin tespit edilmesi, çocuğun verdiği mesajların doğru algılanması ve oluşabilecek davranışsal veya duygusal sorunların önüne geçilmesini sağlamaktadır. Aileler ve gerektiğinde okul ile işbirliği içerisinde sürdürülen danışmanlık hizmeti; çocuğun gelişim sürecinde ailenin nasıl bir yol izlemesi gerektiği, çocukla ilgili zorlandığı alanlarda nasıl davranması gerektiği, hangi alanlarda çocuğunu desteklemesi gerektiği bilgilerini de kazanmasına yardımcı olur. Erken fark edilen davranışsal ve duygusal sorunlar için önlemler almak çok daha kolay olmaktadır.
Çocuk Psikolojisi Danışmanlığında Çalışılan Konular
Çocukluktan genç yetişkinliğe geçiş evresi oldukça zorlayıcıdır. Bu süreçte hem aileler hem de ergenlik çağındaki genç yetişkinler bir takım problemler ile karşılaşabilirler. Kendini ortaya koymayı, daha özgür ve daha esnek sınırlara sahip olmayı isteyen çocuk, değişen duygu durumu ve fizyolojisi sebebiyle daha asi ve öfkeli olabilir. Anne babalar, çocuğun davranışlarındaki bu ani değişimde ve aile kurallarını esnetmek istemesinde sorun yaşayabilirler. İşte bu geçiş sürecinde çocuğun fizyolojik, sosyal ve duygusal gelişiminin aile tarafından en doğru şekilde takip edilerek desteklenmesini sağlayan ergen danışmanlığında süreç; ergenlerle ve anne babalar ile birlikte yürütülmektedir. Ayrıca bu şekildeki bir çalışma, ergenlik çağı depresyonu, madde kullanımı ve antisosyal davranışların da önüne geçilmesinde yardımcı olmaktadır. Çocuğun daha sağlıklı, pozitif, mutlu ve kendini ifade eden bir birey olması için ergen ile yapılan çalışmalarda, eşzamanlı olarak veya farklı zamanlarda aileler de sürece katılır. Çocuklarının bu zor sürecini anlamaları, sürecin genel özellikleri, aile içindeki beklentiler, ergen karşısındaki tutumlarının nasıl olması gerektiği konusunda aileler bilgilendirilerek aile içinde bir denge kurulması sağlanır.
Ergen Psikolojisi Danışmanlığında Çalışılan Konular
Aile ve çift terapisi; değişim ve gelişimi sağlamak adına, aileler ve çiftler arasındaki yakın ilişkinin çalışıldığı, psikoterapinin bir dalıdır. Bireylerin diğer insanlarla kurdukları ilişkiler, ruh sağlıkları ve duygusal doyumları açısından çok önemlidir. Özellikler ebeveyn, eş ve çocuklar gibi kişilerle kurulan yakın ilişkilerde, bu rol daha belirgin bir hal alır. Bu yakın ilişkilerden birisi olan evlilik ilişkisinde, eşler zaman zaman çatışmalar, zorlu ve sıkıntılı dönemler yaşayabilirler. Aile ve çift terapisinde amaç, aile içinde ve çiftler arasında yaşanan zorlu ve sıkıntılı süreçlerin ele alınarak çatışmaların çözülebilmesi ve tüm aile üyelerinin sağlıklı yönde değişiminin ve gelişiminin sağlanmasıdır. Hem aile içi ilişkileri düzenlenmesi hem de diğer insanlar ve durumlar ile ilişkilerin düzenlenmesi hedeflenmektedir. Ülkemizde aile ve çift terapisi son yıllarda giderek artan bir öneme sahiptir. Bireyler, sıkıntılı ve zor olan döngülerinden kurtulabilmek için tüm sistemde meydana gelebilecek bir değişime ihtiyaç duymaktadırlar. Terapistler, aile üyelerinin birbirlerine yardım edebilmeleri için yapıcı yollar bulmasına yardım ederler. Her bir üyenin sıkıntısı aile sistemi içinde değerlendirilir. Aile ve çiftlerle olan çalışmaların uzun vadeli etkisi söz konusudur. Terapiye katılan bireyler, kendileri ve diğer aile üyeleri hakkında daha fazla şey öğrenmektedirler. Bireylerin birbirleri ile kurdukları yakın ilişkiler desteklenmektedir. Problemlerle baş etme becerilerinin edinilmesi ile birlikte, sadece o anda yaşanan durumlara çözüm üretilmesi değil, sonrasında da yaşanabilecek bazı zor durumlarla baş edilebilesi sağlanabilmektedir.
Aile ve Çift Psikolojisi Danışmanlığında Çalışılan Konular
Herhangi bir cinsel sorunu olduğunu düşünen ya da spesifik bir cinsel işlev bozukluğu olan birey ya da çiftler cinsel terapi için başvurabilirler. Cinsel sorunlar psikolojik ya da fiziksel kökenli olabilir. Cinsel terapi sadece psikolojik kökenli cinsel sorunların çözümünde etkili olduğu için sorunun nedeni tedaviyi hangi uzmanın yapacağını belirlemesi açısından önemlidir. Fiziksel kökenli durumlarda ilaç veya başka türden tıbbi yönteme ihtiyaç duyulabilmektedir. Bu sebeple cinsel terapi için başvuru yapan birey veya çiftlerden mutlaka bir jinekolojik ve/veya ürolojik muayene yaptırması talep edilir. Cinsel terapiden en verimli sonuç alınabilmesi için muayene eden doktorun sorunun kaynağının psikolojik olduğunu teyid etmesi önceliklidir. İnsan cinselliği bio-psiko-sosyal bir olgudur. Cinsellik sadece bedenen yaşanan bir fiziksel aktivite değildir. Bu sebeple de sadece cinsel organlar ve üreme işlevi üzerinden değerlendirmek cinsellik algısını sınırlandırmak anlamına gelir. Sağlıklı bir beden, cinsel sağlık açısından gerekli altyapıyı sağlaması açısından önemlidir. Ancak bununla beraber cinselliğin nasıl yaşanacağı, kiminle yaşanacağı, ne zaman, nerde ve nasıl olacağını, nasıl uyarılıp, nasıl doyuma ulaşılacağını belirleyen psikolojimizdir. Unutulmamalıdır ki en önemli cinsel organ beynimizdir. Dolayısıyla cinsel tepkiler; duygu ve düşüncelerden, psikolojik iyi oluşumuzdan, stres düzeyimizden, sosyal koşullardan, geçmiş deneyimlerden ve partner ilişkisinden etkilenir. Bununla beraber kişinin yetiştiği ve içinde yaşadığı aile, yakın çevre, gelenekler, dini inançlar, ahlaki tutumlar da cinsel tavrımızın en önemli yordayıcısıdırlar. Sosyal anlamda yetiştiğimiz çevre veya yaşam deneyimlerimiz açısından eğer cinsellikle ilgili olumsuz öğretilerimiz, mitlerimiz, engellenmelerimiz, yasaklarımız varsa tüm bu birikimler zaman içerisinde cinsel sorunlara yol açabilir. Etkili bir cinsel terapi cinsellikle ilgili bir tutum değişikliği sağlayarak daha tatminkar deneyimler yaşanmasını mümkün kılabilir. Cinsel terapiye başvurmak için illa ki cinsellikle ilgili bir sorun yaşamaya da gerek yoktur. Bireyler veya çiftler cinsel hayatlarını daha iyileştirmek, daha tatminkar yapmak ya da daha haz verici deneyimler yaşamak için de terapiye başvurabilirler. Aktif bir cinsel partneri olanlar terapiye çift olarak katıldığı takdirde süreçte başarı oranı daha yüksek olacaktır ancak terapiye istendiği takdirde bireysel olarak katılım da mümkündür. Cinsel terapiye başvurmak için bireylerin veya çiftlerin aktif bir cinsel yaşantıların olması da gerekmemektedir. Planlanan bir ilişki ya da evlilik öncesi danışmanlık hizmeti almak için de başvurulabilir.
Cinsellik Psikolojisi Danışmanlığında Çalışılan Konular
Grup terapisi, bireysel terapinin grupla yapılan halidir. Grup terapisinde danışanlar kendilerininkine benzer sıkıntıları olan diğer danışanlarla beraber, eğitim almış lider bir psikoterapist eşliğinde belirli bir amaca yönelik olarak çalışırlar. Destekleyici bir ortamda, benzer şikâyetleri olan bireyler arasında etkileşimi sağlayan bir tekniktir. Grup terapisi kişilerarası öğrenme ve ilişkiler açısından en doğal ve etkili terapi yöntemlerinden biridir. Grup terapisi, psikoterapi tekniklerinin bir grup danışanda uygulanmasıdır. Grup içerisindeki bireylerin sözel ya da davranışsal girişimlerle semptomlarını gidermeyi, uyuma yönelik olmayan davranışlarını değiştirmeyi ya da diğer bir ifadeyle kişilik değişimini hedefler. İnsanlar küçük ve geniş gruplar halinde yaşar ve etkileşimlerde bulunurlar. Adeta içinde yaşanılan toplumun bir minyatürünü sağlayan grup psikoterapilerinde, hastalar/ danışanlar, kendilerini ve diğerlerini daha iyi anlama, tanıma ve kendilerini değiştirme, geliştirme fırsatı bulurlar. Bu modelde paylaşım esastır. Kişiler, ortak sorunlar çerçevesinde birbirlerine destek olup, sorunlarına yönelik çözümleri birlikte oluşturup yaşamlarına geçirirler. Grup terapisi sosyal bir ortam içerisinde danışanların sorunlarını incelemelerini, ve kişisel yaşam içerisinde karşılaşılan sorunlar, ve kaygılar üzerine anında geri bildirim almalarını sağlar. Gruba katılan danışanlar, kendi sorunlarını güvenli ve gizli bir ortamda paylaşarak ve başkalarıyla empati kurup onların sorunlarına yardımcı olmaya çalışarak grup terapisinden yarar sağlarlar. Grup terapisi, kişiler arası ilişkiler, depresyon, kaygı, önemli hastalıklar, yakın birini kaybetme, bağımlılıklar ve davranışsal sorunlar üzerinde etkilidir. Genellikle grupları oluşturanlar, birbirlerinden bir şeyler öğrenebilecek insanlardır. Bir gruba ilk katılındığında utanma ve çekinme gibi duygular hissetmek normaldir. Fakat zamanla, güvenli bir ortam yaratılır.
Grup terapisine kimler katılabilir?
Grup terapisine katılmak için kişinin mutlaka psikolojik bir sorun yaşaması gerekmez, herkes katılabilir. Kişiler arası ilişkilerde başarılı olmak istiyorsanız, Yakın ilişkilerinizde yaşadığınız sorunları çözmek istiyorsanız, Kendinize daha fazla değer vermek istiyorsanız, Karşı cinsle ilişkilerinizde güçlükler yaşıyorsanız, Hayatla daha etkin baş edebilme becerisi kazanmak istiyorsanız, İşyerinizde ya da arkadaş çevrenizde yaşadığınız problemlerin üstesinden gelebilmek istiyorsanız, Kendinizi yalnız ve anlaşılmamış hissediyorsanız, grup terapisine katılabilirsiniz.
Zeka genel olarak insanın düşünmesi, algısı, sorun çözmesi ve bunu yönetebilmesi gibi performanslarını ölçtüğümüz her şeydir. Zeka testi ise kişinin beynindeki farklı bölgelerinin işlendiği ve bunların hangi bölgelerinde hangisinin daha baskın olduğuna baktığımız, bunların güçlü veya zayıf yönlerinin beynin hangi farklı işlevlerinde yer aldığına baktığımız alandır ve performansa dayalıdır. Dünya'da ve Türkiye'de kullanılan bir çok zeka testleri bulunmaktadır.
Gelişim testi, çocuklarda var olan gelişimsel sorunları tespit etmek amacıyla geliştirilmiş bir ölçme aracıdır. Yaş grubuna, süreye ve uygulama şekline göre birbirinden farklı testler bulunmaktadır. Yine bu testleri uygulayan kişi ve kurumlarda da yetkisel farklılıklar olabilmektedir. Testin neden uygulandığı ve sonuçların kiminle paylaşılacağı da hangi testin nerede uygulanabileceğini belirlemede önemlidir.
Kişilik, bir bireyin çocukluk çağından itibaren gelişen birçok unsuru içerisinde barındıran karmaşık bir yapıdır. Kişilik gelişiminde genetik, çevresel ve sosyal birçok faktör bir arada etkili olur, yalnızca tek bir etkene bağlı olarak oluşmaz. Bu nedenle kişiliği ölçmek için geliştirilen kişilik testlerinin bu zengin ve karmaşık yapıyı doğru analiz edebilecek yetkinlikte olmaları gerekir.
Psikolojinin en sık kullanılan ama bir o kadar karmaşık “yansıtma” kavramını basitleştirerek tanımlarsak, kişinin kendi istek, arzu ve çatışmalarını diğer insanların ya da dış dünyanın istek, arzu ve çatışmalarıymışcasına kurgulamasıdır. Böylelikle kişi tam olarak bilincinde olmadığı bu özelliklerini konuşabilir hale gelir. Projektif değerlendirmelerde, objektif test ve değerlendirmelerin aksine, kişinin herhangi bir konuda doğrudan fikirlerini sormak ya da araştırmak yerine, ona belirsiz bir takım “uyaranlar” verilir. Uyaran olarak adlandırılan bazen bir resim, bazen bir çizimdir. Belirsiz bu durum karşısında kişinin tepkileri sayesinde dolaylı olarak kişiliğiyle, duygu ve düşünce yapısıyla ilgili bilgi edinilir.
Özel Eğitim Danışmanlığı, farklı ve özel gereksinimleri olan bireylerin ihtiyaçlarına, üstün yetenekleri olan bireylerin gelişimine veya yetersizliğin engele dönüşmesini önlemeye yönelik sunulan hizmettir. Özel Eğitim Danışmanlığında hem ailelerin hem uzmanların detaylı bir şekilde bilgilendirilmiş olması gerekmektedir. Bu bilgilendirme, süreç içerisinde karşılaşılabilecek zorluklarla daha sağlıklı çözümler üretmek için gereklidir. Özel eğitime ihtiyacı olan çocukların eğitim hayatlarında uygun düzenlemeler yapılmalı, eğitimler çocukların zeka ve yetenekleri doğrultusunda yapılandırılmalıdır. Özel Eğitimin amacı; bireyin kişisel ihtiyaçlarını ve var olan eğitim programını değerlendirmek, kişiye özel düzenlemeler yapmak ve eğitim sürecinin daha sağlıklı, daha hızlı ilerlemesini sağlamaktır. Özel Eğitim Danışmanlığında, ailelere ve eğitimcilere süreç hakkında bilgilendirme yapılır, kaynaştırma sınıflarında veya okul harici desteklerde oluşabilecek problemlerin daha kolay ve sağlıklı aşılmasına yardım sağlanır.
Dil ve konuşma bozuklukları pek çok problem türünü içinde barındıran geniş yelpazeli ve multi-disipliner bir alandır. İnsan iletişimini, yenidoğandan yaşlılık dönemine kadar etkileyen dil, bilişsel iletişim, konuşma, ses, rezonans ve yutma bozukluklarını kapsayan bir çalışma alanıdır. Gerek gelişimsel gerekse sonradan ortaya çıkabilecek sorunlar dil ve konuşma alanı içerisine dahil olabilir. Örneğin doğuştan serebral palsi, damak dudak yarıklıklarından başlayıp daha sonraki çocukluk döneminde görülen dil gecikmeleri, fonolojik bozukluklar, hem çocuklarda hem de yetişkinlerde görülebilecek bir takım sesleri söyleyememe (“r” veya “s-z” gibi) sesletim bozuklukları, çocukluk dönemini de içine alarak ergenlikte de devam edebilecek olan akıcılık bozukluklarından kekemelik ve hızlı bozuk konuşma, takiben yaşlılıkta gözlemlediğimiz serebrovasküler olaylar sonucunda ortaya çıkabilecek konuşmayı etkileyen afazi bozuklukları, sesi ilgilendiren nodül, polip, ses kısıklığı, ses teli felci vb. gibi ses bozuklukları, apraksi, dizartri gibi motor konuşma bozuklukları, belirli durumlarda veya hastalıklardan sonra ortaya çıkabilecek yutma bozuklukları ile ilgilenen sağlık alanıdır.
Dil, Konuşma & Ses Terapi Alanları
Motor Konuşma Bozuklukları: Dizartri ve Apraksi, Çocuklarda Dil Gecikmesi ve Dil Bozuklukları, Dudak-Damak Yarıklığına Bağlı Konuşma Bozuklukları, İşitme Kaybına Bağlı Dil ve Konuşma Sorunları, Disleksi, Ses Bozuklukları, Edinilmiş Dil Bozukluğu Afazi, Travmatik Beyin Hasarı Sonucunda Konuşma Bozukluğu, Konuşma ve Lisan (Dil Gelişimi), Ses Terapisi, Ses Bozuklukları, Fonolojik (Ses Bilgisel) Bozukluk, Konuşma Bozuklukları Artikülasyon (Sesletim-Ses Bilgisi)
Duyu bütünleme, duyuların kullanılmak üzere bir bütün halinde çalışması ve organize olmasıdır. Konuşma, görme, işitme, dokunma gibi duyuların bir bütün olarak hareket etmediği ve çocukta farklı zamanlarda, farklı tepkiler oluşmasına yol açması halinde duyusal sorunlardan bahsedilebilir. Duyu bütünleme terapisinde ise; tüm duyuların ortak bir şekilde çalışması ve çocukta belirli bir yoruma açık olması sağlanır. Dokunma, işitme, denge ya da yer gibi duyular çocuğun beyninde aynı anda işlenir ve ortak bir tepki elde edilir. Duyu bütünleme terapisinde esas hedef; seansta yaşanan olumlu gelişmelerin, çocuğun tüm hayatına yansıtılması ve kalıcı olmasıdır.
Duyu Bütünleme Bozukluğu Kimlerde Görülür?
Eğitim, ülkemizde okul öncesi eğitim dediğimiz anasınıfları ile başlayıp sonu bitmek tükenmek bilmeyen bir yola kadar uzamaktadır. Anasınıfından sonra, zorunlu ilköğretim, lise, üniversite, master, doktora, mesleki birtakım kurslar ve programlar olarak yol devam edip gitmektedir. Eğitim artık son yüzyılımızın olmazsa olmazıdır. Ancak gerek eğitim sistemimiz gerek bilişim çağının hızı gerekse gelişim dönemlerinin öğrenciler üzerindeki etkisiyle; çocuklarımız, gençlerimiz, yetişkin bireyler olan akranlarımız zaman zaman bir takım eğitimsel, sosyal ya da psikolojik sorunlar yaşamaktadırlar. Bu durumda da biz eğitim danışmanları sorunların neyden kaynaklandığını tespit ederek uygun terapi yöntemleriyle çözüm yollarına gitmekteyiz. Sorunlu öğrencilerde, öğretmen veya veliler genellikle olumsuz ve reddedici bir tutum sergilerler. Oysa ki öğrencinin kapsanıp, kabullenilip, anlaşılmaya ihtiyacı vardır. Hiçbir öğrenci başarısızlık duygusunu kabullenemez. Bu noktada öncelikli amaç, başarısızlığın nedeninin belirlenmesiyle birlikte, başarısızlık duygusunun inkarına yönelik oluşturulan düşünce ve davranışlar konusunda farkındalık yaratarak değişiklik oluşturmaktır.
Eğitim danışmanlığında;
Öğrencilerimize;
Meslek seçimi; yaşam boyu verilen önemli kararlarından biridir. Meslek seçimi ile birey, hayatının geri kalanını hangi işi yaparak, nerede ve nasıl geçirmek istediğine karar verir. Karar verme aşamasında pek çok kişi endişe duyabilir ve kararsız kalabilir. Genellikle lise ve üniversite öğrencilerinin yaşadığı bu kaygıyı, çoğu zaman yetişkin bireyler de hissetmektedir. Öğrenciler yapacakları alan tercihi ile ilgili endişelenirken, yetişkinler mutsuz iş yaşantılarını ve geçmişte yanlış olarak karar verdiklerini düşündükleri mesleği sorgulamaya başlarlar, fakat ekonomik getirisinden dolayı mutsuz olmalarına rağmen bu konuyla ilgili nasıl bir adım atmaları gerektiğine karar veremeyebilirler. Mesleki ilgi ve kariyer danışmanlığında, kişilerin ilgi alanlarının ortaya çıkması sağlanırken, bu ilgi alanlarına kişiliklerinin ne derecede uygunluk sağladığı incelenir ve kişinin karar verme süreci desteklenir. Bu süreçte objektif ve sübjektif kişilik testleri ve mesleki ilgi envanterleri kullanılır ve sonuçlar kapsamında kişi yönlendirilir. Kişiliğin meslek üstündeki etkisi çok önemlidir. Örneğin, dışa dönük ve sosyal bir insan bütün gün bilgisayar başında çalışmaktan yeteri kadar keyif almayabilir; ancak sosyallikten hoşlanmayan, içe dönük bir birey masa başı bir işte çalıştığı için mutlu olabilir. Mesleklerin yürüttüğü aktiviteler, ideal çalışan portföyü, danışanın kişilik özellikleri ve ilgisi bu kapsamda değerlendirildiğinde kişi/meslek uyumunu yakalama imkanı sağlanır. Bazı insanlar birkaç meslek arasında kalır ve birini diğerine tercih etmek istemez. Bu durumda ise mesleğin yanında, profesyonel olarak yapılmasa da ilgi duyulan ve sevilen diğer alanların hayatın içine ne şekilde yerleştirilebileceği konuşulur ve ilgili yönde düzenlemeler yapılır. Bireye uygun meslek seçimi, mesleki açıdan doyum sağlayacağı gibi yaşam kalitesini de arttırıcı bir konumda olacaktır.
Kariyer Psikolojik Danışmanlığı, bireylerin uygun meslek seçimi konusunda kararsız kalma, uzun süreli işsiz kalma, kariyer planlama, iş bulma becerileri, sürekli iş değiştirme, çalışma arkadaşları ya da yönetim ile anlaşamama ve mobbing, iş değiştirmeye cesaret edememe, pozisyonunda sabit kalma, iş yerinde mutsuz olma, emekli olma sürecini yönetememe ya da çeşitli korkulardan dolayı erteleme gibi kariyer hayatlarına ilişkin yaşadıkları sorunları kapsayan bireyle ya da grupla sürdürülen danışma sürecidir. Bu süreçte kariyer psikolojik danışmanın temel amacı destek almak isteyen bireylerin yaşam rollerini ve kariyer amaçlarını netleştirmektir. Test, envanter gibi ölçekler yardımı ile bireylerin ilgi ve yetenekleri ile bireylerin yaşam rolleri ve kariyer amaçlarının neler olduğu ve bireylerin hedef koyarken ya da bu hedefe ulaşırken yaşadıkları sıkıntıların neler olduğu tespit edilir. Kariyer psikolojik danışmanlığı süresince bireylerin ilgi ve yeteneklerinin test ve ölçekler ile tespit edilmesine ek olarak bireylerin sahip oldukları kişilik özellikleri, ailelerinin beklentileri, iş olanaklarının gerçekliği, ekonomik imkanları, istekler ile gerçeklerin çatışması, geçmiş deneyimlerin sebep olduğu hayal kırıklıkları sonucu atılımda bulunmama durumları da dikkate alınarak bütüncül bir danışma süreci takip edilir.
Meslek Seçimi Aşamasında Olanlar için Kariyer Psikolojik Danışmanlık Hizmetleri
İş Arayanlar için Kariyer Psikolojik Danışmanlık Hizmetleri
Çalışanlar için Kariyer Psikolojik Danışmanlık Hizmetleri
Emekli Olmak İsteyenler ya da Emekliler için Kariyer Psikolojik Danışmanlık Hizmetleri
Pandemi döneminde, çocukların uzaktan öğrenme sürecine geçmeleriyle birlikte ilişki bazlı kazanımlar bir süredir askıda kaldı. Öğrenim deneyimleri uzaktan aktarılabilirken; bağ kurma, ilişkiden beslenme, akranlarla iletişim kurma gibi sosyal becerilerin eksikliği sosyal izolasyonla birlikte devam etti. Bu bağlamda, sosyal mesafeye uygun olarak bir program oluşturmak, çocukların sosyal ve duygusal ihtiyaçları için önemli hale geldi. Sosyal beceriler, çocukların tüm yaşamı boyunca önemli yere sahiptir. Kendileriyle ve dış dünyayla uyumlanmalarında onlara yardımcı olur. Sosyal becerilerin alt alanları, şu süreçleri içerir: Kendini tanıma İlişki başlatma, sürdürme Grupla bir işi yürütme, gruba uyum sağlayabilme Duyguları anlamaya yönelik beceriler geliştirme Duyguları ifade edebilme Saldırgan davranışlarda bulunmama, özdenetim ve dürtü kontrolü sağlama Sağlıklı arkadaş ilişkileri Stres durumlarıyla başa çıkma becerileri Plan yapma ve sorun çözme becerileri Sosyal beceri atölyesi; psikodrama, dışavurumcu sanat terapisi/duygu çalışmaları, çözüm odaklı/bilişsel davranışçı terapi teknikleri, terapötik kutu oyunları ile sosyal öğrenme ortamı içerisinde çocuklara bu becerileri kazandırmayı hedefler.
+90 850 242 8026
Copyright © 2024 REHBER KLİNİK - All Rights Reserved.
Powered by GoDaddy
We use cookies to analyze website traffic and optimize your website experience. By accepting our use of cookies, your data will be aggregated with all other user data.